top of page

Sınırlarının sorgulanması da bir sınır ihlalidir.



Onay inşaası kavramını daha önce duymuş olabilirsiniz. Karşımızdaki, genelde bir cinsel davranışa, hayır dediğinde ya da emin olmadığında, onu evete çevirmesi adına yapılman ikna, tehdit, duygu sömrüsü, yalvarma, söz verme, hediye almaya denilen süreçtir… Onay inşaası olan yerde onay yoktur. Onay inşaası, verilmemiş bir onayın, çekilmiş bir sınırın kabul edilmeyişidir çünkü. Peki gündelik hayatımızda sınırlarımızın sorgulanması için de aynı şey geçerli midir?


Ne güzel ilgilenmiş seninle işte, bu kadar katı olmana ne gerek vardı?

O kadar da kötü bir şey yazmamış, bloklamak biraz sert olmamış mı?

Aile büyüğü o sonuçta, ayıp olur…


Sınırlar en çok sınırı olmayan, ya da başkasının sınırları sebebiyle hakkı olmayan bir ayrıcalığını kaybedenleri rahatsız eder çünkü…

Sana söylenilen bu cümlelerin hiçbiri senin sınırların ya da ihtiyaçlarınla ilgili değildir. Çünkü sen zaten ihtiyacın olanı yapmışındır… Bunlar, sana bunları söyleyenin sınır koyamayışı, ve daha da önemlisi senin sınırlarını saygı göstermeyişiyle ilgilidir. Sınırlar en çok sınırı olmayan, ya da başkasının sınırları sebebiyle hakkı olmayan bir ayrıcalığını kaybedenleri rahatsız eder çünkü…


Çocuklara başkalarını zorla öptürmenin, zorla sarılmalarını istemenin, tanıdıkları ya da tanımadıkları kişilerin kucaklarına sormadan oturtulmalarının (ve daha niceleri) sınır ihlali olduğunu yıllardır söyleyen biri olarak, bugün yeni bir sınır ihlalini adlandırcak sözleri bulabildim: sınırların sorgulanması. Daha önce çokça maruz kaldım. Bundan ne ilk ne de son defa bahsedenim, ama bugün sinirimi bozan bir mesaj alınca, neden sinirimin bozulduğunu düşünmeye koyulduktan iki saniye sonra a-ha! dedim. Sınırlarım ihlal ediliyor. Bizimki gibi kişisel alanlara çok fazla saygı gösterilmeyen toplumlarda herkesin, fakat belki de en çok kız çocuk ve kadınların o ‘sinirimizi bozan’ ya da midemize ağrı sokan, kırmızı alarm olarak değerlendirebileceğimiz anları çok fazla kale almamamız öğretilir. Geçen hafta blogumda yazdığım kibar olma beklentisinin bir uzantısı tam da bu.


Cevap vermeyişimin zaten otomatik bir ‘hayır’ olarak algılanmalıydı; ‘sana cevap yazana kadar bu meydanlar senindir’ değil…

Birini blokladım. Çünkü cevap vermememe rağmen yılmadan usanmadan mesaj atıyor, canımlı cicimli konuşuyordu. Cevap vermeyişimin zaten otomatik bir ‘hayır’ olarak algılanmalıydı; ‘sana cevap yazana kadar bu meydanlar senindir’ değil… Rahatsız oldum ve blokladım. Dijital ortamda birini bloklamak, kendi sınırlarımızı onurlandırmanın en etkili yöntemlerinden biri. Terbiyesizlik falan değil! Bir takipçim ‘bu arkadaşı blokladınız mı?’ diye bir mesaj göndermiş. Evet dedim. Açıkladım. Sonra kendime de sinir oldum. Sınırlarım, adı üzerinde, BENİM sınırlarım onlar. Anlamak zorunda değilsin, anlatmak zorunda hiç değilim. Karşımdakine hiçbir yeri dokunmayan, ama inadına dokundurtmak istediği sınırlarım… Çizerken, çekerken, inşaa ederken, severken bile hesap vermek zorundaymışım gibi hissettiğim sınırlarım.


Sınırlarımız için kimseye hesap vermek zorunda değiliz; bu sınırların varoluşuna aykırıdır çünkü. İstersek paylaşabilir, dilersek derdimizi, gerekçelerimizi dile getirebiliriz. Ama bunu da yine KENDİ sınırlarımız dahilinde yapmamayı seçebiliriz.

Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
bottom of page